"I should not talk so much about myself if there were anybody else whom I knew as well." - "Eğer bir başkasını daha iyi tanıyor olsaydım, kendimden bahsetmezdim." - Henry David Thoreau

Çarşamba, Mayıs 04, 2011

Yaban



Yaban Mentes, 1 May, 10:51 born in Amsterdam, 3.430 kg, both baby and mom are healthy after a really tough delivery ended up with C-section (took 24 hours). Here is his first photo, more to come soon. I cried cried cried when I saw his first cry, this was the most amazing moment in my life. And I am so proud of my wife, she was so brave and strong as usual despite all the troubles we had.


Oglumuz Yaban Mentes, 1 Mayis Saat 10:51'de Amsterdam' da dunyaya gozlerini acti. Cok zorlu bir dogum yasadik, sonunda sezeryan yapmak zorunda kaldilar. Anne de Yaban da iyiler. 24 saat suren dogumun her asamasinda bulundum ve "Anne" olmanin ne demek oldugunu gercekten anladim. Guclu ve cesur Baris'im la cok gurur duyuyorum. Oglumun ilk aglayisi ile benim gozyaslarim sel oldu akti. Hayatimin en muhtesem aniydi. Iste sizlere bir fotografimiz...

Read more...

Cuma, Şubat 18, 2011

Önce İnsan

Hayatımda olan güzel gelişmelerden ötürü vakit ayıramadığım bloguma bugün kısa bir dönüş yapayım dedim. Umarım özlemişsinizdir.

Dün, iş arkadaşım bana tipik bir Hollanda vatandaşının bilmesi gereken konuları anlatan bir DVD getirdi. Aile yapısı, tarihi, coğrafyası, okul hayatı, çocuk yetiştirme vb konular güzel bir dille anlatılmış. Birçoğu zaten bildiğim şeylerdi. Ama Hollandaca izleyerek bildiklerimi tekrar etmek güzel oldu, arada bilmediğim konular da vardı, özellikle anayasa ve tarih kısımlarında anlatılanlardan büyük bir kısmını bilmiyordum, iyi oldu.

Anayasa ile ilgili bölümde, anlatıcı kadın, demokrasinin anayasa ile korunduğunu, anayasanın vatandaşın refahı için olduğunu söyledi ve "anayasanın en önemli maddesi" diyerek vurguladığı 1. maddeyi okudu;

“Hollanda'da yaşayan bütün insanlara, eşit şartlarda eşit muamele edilecektir. Din, inanç, siyasi görüş, ırk, cinsiyet veya başka bir sebebe dayalı ayrımcılığa asla müsaade edilmez”

Yaşadığım yerin anayasasının ilk maddesini çok sevdim, bir de doğduğum yere bakayım dedim.  Almanya Anayasasının  (Temel Yasa) ilk maddesi, insanlık onurunu anayasal düzenin en yüksek değeri olarak göstermesiyle özel bir madde;

“İnsanlık onuru dokunulmazdır. Her tür devlet erki insanlık onuruna saygı göstermek ve onu korumakla yükümlüdür”

Canım ülkemin anayasasının ilk ve en önemli maddesi ise "Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir". Bizim anayasamız devletin şekli ve nitelikleri ile başlıyor, ardından insan geliyor. Belki yeni anayasa bir umut " önce insan" der. Ya da demese bile belki pratikte önce insan gelir.

Read more...

Çarşamba, Ocak 19, 2011

İlk defa mimlendim

Yoğun geçen günlerim nedeniyle blog uma yeterli zamanı ayıramıyorum. Bugün birşeyler yazsam diye düşünürken, takip ettiğim bloglardan Leylalar' ın beni mimlediğini gördüm. Eh ilk mimlenişimi değerlendireyim bakalım nasıl olacak?

en sevdiğiniz kelime: Yaban
nefret ettiğiniz kelime: Kader
sizi ne heyecanlandırır: Değişim
heyecanınızı ne öldürür: Sıradanlık
en sevdiğiniz ses: Doğal olan tüm sesler
en sevmediğiniz ses: İçimdeki ses
hangi mesleği yapmak istemezsiniz: Satış
hangi doğal yeteneğe sahip olmak istersiniz: Hitabet
kendiniz olmasaydınız kim olmak isterdiniz: Öteki ben
nerede yaşamak isterdiniz: Barış'ım nerede ise orada
en önemli kusurunuz: "Hayır" diyememek
size en fazla keyif veren huyunuz: Sorgulamak
kahramanınız kim: Bugün (19 Ocak) Hrant Dink
en çok kullandığınız kötü kelime: Dingil
şu anki ruh haliniz: Mutlu
hayat felsefenizi hangi slogan özetler: Sahip oldukların zamanla sana sahip olur
mutluluk rüyanız: Nisan ayında gerçek olunca anlatırım
sizce mutsuzluğun tanımı: Mutsuz insanlarla birlikte olmak
nasıl ölmek isterdiniz: Gülerek
öldüğünüz zaman cennete giderseniz allah’ın size ne söylemesini isterdiniz: Nasıl başardın?

Ben kimseyi mimlemiyorum.

Read more...

Cuma, Ocak 07, 2011

Önleyici / Düzeltici

Biz ülke olarak önleyici faaliyetleri çok seviyoruz. Herşeyi yasaklayıp, tüm kontrol mekanizmalarını çalıştırıp, bürokrasiyle insanları boğup düzeni sağlayacağımızı sanıyoruz. Vatandaşına potansiyel suçlu gözüyle bakıp her an kontrol altında tutmaya çalışmak bizi sürekli sistemin boşluklarını bulmaya itiyor. Aslında yazıma başladığımda hiç aklıma gelmemiş olmasına rağmen, youtube yasağı bu söylediğime çok güzel bir örnek. Dünyanın belki de hiç bir yerinde youtube a arka kapıdan ulaşmanın yolunu kullanan, bilen başkası yoktur. Belki biraz kültürden de kaynaklanıyor olabilir devletin insanlarını kontrol altında tutmaya çalışma durumu. Ve de belki de sadece bu sebepten biz Türk insanı kıvrak bir zekaya sahibiz.

Üniversitenin ilk yıllarında bir arkadaşım Paris’e gitmişti 1 haftalık tatil için, döndüğünde bana metroya bedava binmenin inceliklerini anlatıp durmuştu. “Ne kadar akılsız insanlar, bilet kontrolü olmamasına rağmen bilet alıp geçiyorlar” gibi bir şey demişti, “kontrol yoksa niye bilet satın alınsın ki”.

Evet gerçekten de gittiğim bir çok avrupa şehrinde giriş ve çıkışlarda herhangi bir kontrol olmuyor, ama gün içerisinde zaman zaman görevliler kontrollerini yapıp bileti olmayan yolculara ceza kesiyorlar. Bilinçli bir vatandaş normalde biletini satın alıp, yolculuğunu yapar. Burada tüm vatandaşların bilinçli olduğu varsayımıyla yola çıkılıp arada denetlemeler yapmak suretiyle biletini almayı unutmuş olan vatandaşların daha dikkatli olmaları için düzeltici faaliyetlerde bulunuluyor. Bu sadece metroda ya da otobüslerde karşılaştığım bir konu değil. Mesela vergi iadesi, daha bir kişi bana herhangi bir belge sormadı ya da fatura göstermem gerekmedi, ya da iş başvuruları, daha diplomamı kullanmadım bile, Barış yeniden üniversiteye başvurduğunda Hacettepe nin türkçe olan diplomasının fotokopisini göstererek kaydını yaptırdı, tercüme bile gerekmedi. Yani işin özü ben vatandaşıma güveniyorum arada sadece bazı denetlemelerle oluşabilecek yanlışlıkların önüne geçmek istiyorum durumu hakim. Ben bunu çok seviyorum, elbette suistimallere açık bir sistem ama başarılı bir şekilde işliyor. 

Read more...