Maske
Türkiye' de iken televizyonda yayımlanmaya başladığında, şöyle 1-2 bölümüne bakıp, geçivermiştim Dexter' ı. Kötü insanları öldüren bir katil. Her bölümde yeni bir konu anlatıldığını düşünüyordum. Hollanda' ya geldikten sonra bir ara can sıkıntısından Dexter' ın ilk sezonunu izlemeye başladım. Bir kez daha önyargılı olmamak gerekliliğini kavradım. Dexter, şu ana kadar izlediğim en güzel dizi. Bazı arkadaşlarıma tavsiye ettiğimde Lost ve Heroes ile kıyaslamamı istiyorlar, gerek dahi duymuyorum. Bir numara Dexter. İlk iki sezonunu 2 kere izledim. Komedi dizileri dışında hiç bir diziyi iki kere izlediğimi, izleyeceğimi düşünmüyorum. Düşünsenize Lost' u bir kez daha izleyebilir misiniz? Aman aman uzak dursun.
Bir dizide karakterler bu kadar mı güzel işlenir? Bu kadar mı uygun insanlar seçilebilir? Sanki gerçek hayatlarını oynuyorlar. Dexter bir katil ama emin olun kendinizden çok şey bulacaksınız. Özellikle 2. sezonda iç hesaplaşmalarını o kadar güzel yansıtmış ki, ben bile bazı yerlerde kendimi sorgular oldum. Sizin de toplum içinde arkasına saklandığınız bir maskeniz var mı?
İzlerseniz farkedeceksiniz ironiler üzerine kurulu bir dizi. Size süprizler vaad etmiyor, sağ gösterip sol vurmuyor. Anlatmak istediğini karakterler ve tezat olaylar ile çok güzel aktarıyor. Karakterler demişken, Debra' nın konuşmalarına hasta olmamak mümkün değil. Angel Batista adı gibi melek, hatta Dexter bir konuşmasında şu harika cümleyi söylediğinde "gerçekten de öyle" dedim içimden.
"Angel, if I could chose a person, a real person, to be like, out of anyone, It would be you"İkinci sezonda Dexter ile süper ingiliz aksanlı Lila (bu kadar mı güzel "Alone" denir be Lila!?) nın tanışması da Fight Club a bir saygı duruşu gibiydi. Herşeyiyle dört dörtlük bir dizi, imkanınız varsa kaçırmayın, ama mutlaka baştan itibaren izleyin. Maskesiz günler.
1 comments:
Evet evet bu diziyi bende sev
iyorum:)
Pınar..
Yorum Gönder