Madalyonun Tersi - 1
Ayda iki defa buraya birşeyler yazmaya çaba gösteriyorum. Aslında yazacak, anlatacak çok konu birikti ama sürekli buraya yazı yazarak, anlatmaya çalıştıklarımın gölgede kalmasını istemiyorum. Çünkü satır aralarında verdiğim mesajların gerçekten önemli olduğuna inanıyorum. Eğer yazdıklarımı okuyup, değerlendiren, sorgulayan birileri varsa ne mutlu bana. Amacım insanların düşüncelerini değiştirmek değil, sadece sahip olunan düşüncelerin ne derece göreceli olduğunu göstermek. Körü körüne inanmanın önüne geçmek. "Neden" sorusunu her zaman sormayı sağlayabilmek. O zaman inandığınız düşünceyi tam anlamıyla sahiplenebilirsiniz. 1500 lü yıllarda yaşadığınızı düşünün, dünyanın dönmediğini düşünüyorsunuz ama biri size ısrarla döndüğünü ispatlamaya çalışıyor. Evet 500 yıl geçmiş üzerinden ama emin olun dünyanın dönmesine benzer açıklıkta olan o kadar çok gerçeğe gözlerimiz kapalı ki, inanılmaz.
Kalıplaşmış düşünceleri sorgulamadan almak, benimsemek en kolayıdır. Amerika zaten keşfedilmiştir, bir daha araştırmaya gerek yoktur diye düşünen toplumlar başkalarının keşifleri ile yollarına devam etmekten öteye gidemiyorlar. Tabi sorgulamak bir çok düşüncenin temel düşmanı olarak kabul edilebilir ama sorgulamamak da yıkanmış beyinlere gebe bırakır. Merak etmeyin satır aralarında bir yerlere göndermeler yapmıyorum, söylemek istediklerimi pat diye söyleyeceğim yeri gelince. Şunu görmemiz gerekiyor, dünya değişiyor, gerçekten değişiyor ve ne yazıkki bunu göremeyen, görmek istemeyen o kadar çok insan var ki. Onlara statükolarıyla birlikte mutlu olmalarını dilemekten öte elimden birşey gelmiyor. Aslında dünya her zaman değişiyordu. Yaşımıza uygun konuşursak 60 lı yıllarda, 80 li yıllarda değiştik, 2000 lerin başında değiştik, ama bu defa farklı birşeyler var bu değişimde. Herkes bilgiye kolay erişebildiği için değişim çok hızlı yayılıyor. İyi veya kötü yorumlayamıyorum şu an ama hazırlıklı olun, eskiden olduğu gibi hayat kendi akışında gitmiyor, hayatın akışı değiştiriliyor. Komplo teorileri üretmiyorum kafanızı bulandırmak da istemiyorum ama Türkiye' nin bu değişime uzak kalmasından endişe ediyorum. Ve doğru anlamda kendimizi değiştirmezsek, filmin sonunu çabucak göreceğimizi düşünüyorum.
Yazının başlığından da anlayacağınız üzere bir yazı dizisi (sorumluluğu büyük bir laf oldu ama daha iyi bir tanımlama bulamadım) ile bazı farklılıkları burada yansıtmayı amaçlıyorum. Biraz beyin fırtınası yapalım hep beraber. Elbette bu yazı uzun bir döneme yayılacak. Kaç yılda biter artık zaman gösterir. Biraz ekonomi, biraz doğa, biraz felsefe, az ama çok az politika ve din, yoğunlukla sistem eleştirisi, ve güzel, huzurlu bir dünya için tavsiyeler. Şimdi ısınma turu olarak, ve de nelerden bahsedeceğim ile ilgili ipucu olması açısından aşağıdaki soruları ortaya atıyorum. Üzerinde biraz düşünelim, soruların büyük bölümünün zaten bir cevabı yok sadece kendi kendinize bir kez daha sormanız ve düşünmeniz için buradalar. Soruların bazılarının cevapları elbette kişiden kişiye değişecek. Bazı sorular ise size çok saçma gelebilir ama emin olun bir altyapısı var.
Kalıplaşmış düşünceleri sorgulamadan almak, benimsemek en kolayıdır. Amerika zaten keşfedilmiştir, bir daha araştırmaya gerek yoktur diye düşünen toplumlar başkalarının keşifleri ile yollarına devam etmekten öteye gidemiyorlar. Tabi sorgulamak bir çok düşüncenin temel düşmanı olarak kabul edilebilir ama sorgulamamak da yıkanmış beyinlere gebe bırakır. Merak etmeyin satır aralarında bir yerlere göndermeler yapmıyorum, söylemek istediklerimi pat diye söyleyeceğim yeri gelince. Şunu görmemiz gerekiyor, dünya değişiyor, gerçekten değişiyor ve ne yazıkki bunu göremeyen, görmek istemeyen o kadar çok insan var ki. Onlara statükolarıyla birlikte mutlu olmalarını dilemekten öte elimden birşey gelmiyor. Aslında dünya her zaman değişiyordu. Yaşımıza uygun konuşursak 60 lı yıllarda, 80 li yıllarda değiştik, 2000 lerin başında değiştik, ama bu defa farklı birşeyler var bu değişimde. Herkes bilgiye kolay erişebildiği için değişim çok hızlı yayılıyor. İyi veya kötü yorumlayamıyorum şu an ama hazırlıklı olun, eskiden olduğu gibi hayat kendi akışında gitmiyor, hayatın akışı değiştiriliyor. Komplo teorileri üretmiyorum kafanızı bulandırmak da istemiyorum ama Türkiye' nin bu değişime uzak kalmasından endişe ediyorum. Ve doğru anlamda kendimizi değiştirmezsek, filmin sonunu çabucak göreceğimizi düşünüyorum.
Yazının başlığından da anlayacağınız üzere bir yazı dizisi (sorumluluğu büyük bir laf oldu ama daha iyi bir tanımlama bulamadım) ile bazı farklılıkları burada yansıtmayı amaçlıyorum. Biraz beyin fırtınası yapalım hep beraber. Elbette bu yazı uzun bir döneme yayılacak. Kaç yılda biter artık zaman gösterir. Biraz ekonomi, biraz doğa, biraz felsefe, az ama çok az politika ve din, yoğunlukla sistem eleştirisi, ve güzel, huzurlu bir dünya için tavsiyeler. Şimdi ısınma turu olarak, ve de nelerden bahsedeceğim ile ilgili ipucu olması açısından aşağıdaki soruları ortaya atıyorum. Üzerinde biraz düşünelim, soruların büyük bölümünün zaten bir cevabı yok sadece kendi kendinize bir kez daha sormanız ve düşünmeniz için buradalar. Soruların bazılarının cevapları elbette kişiden kişiye değişecek. Bazı sorular ise size çok saçma gelebilir ama emin olun bir altyapısı var.
- Neden varız? Hayattaki amacımız ne?
- Küçükken düşünürdüm, herkes araba alıyor, sonra arabalarını satıp, yeni araba alınıyor, sonra çocuklar büyüyor, araba alıyorlar, bir günde satılan araba sayısı ile hurdaya çıkan araba sayısı arasında büyük fark olmalı, peki bu kadar çok araba nasıl satılabiliyor? Bunun bir sonu olacak mı? Yani düşünün dünya nüfusu 100 kişi herkesin 2 arabası olsa siz 200 araba satmışınız, sonra? Bunu cep telefonundan, elbiseye çeşitli objeler için düşünün.
- Dünyada nesli tükenmekte olan bir çok tür var, doğal yaşamlarının yok edilmesi, avlanma vs dolayısı ile türleri tehlikede. Peki o kadar çok inek, tavuk, koyun tüketiyor olmamıza rağmen neden onların nesilleri tükenmiyor? (He he çok akıllısın tabi hemen cevabı buldun, ama asıl soru verdiğin cevapta, şimdi verdiğin cevaba "Neden" ve "Nasıl" soru takılarını ekle.)
- Kapitalizm, komünizm, sosyalizm . . . Peki daha iyi bir sistem var mı ya da mümkün mü?
- Kaçmayan kadın çorabı üretmek mümkün mü?
- Ya herşey yalan ise, gerçekten bir matrix te yaşıyorsak!?
- İnekler ömürleri boyunca her istenildiğinde süt verebilir mi?
- İlk insanı düşünün ateş yok, mızrak yok, pençelerin yok, hayvan derisini parçalayacak dişlerin yok, sindirim sistemin et yemeğe uygun değil, peki o zaman ilk nasıl başladık et yemeye?
- Dünya nüfusu hergün artıyor, bu dünya bize ne kadar daha yetecek?
- 3 önemli din, 3 ü de birbirini kabul ediyor, peki neden hepsi sadece kendinden olanı cennete davet ediyor?
- İnsan istediği herşeye sahip olabilir mi? Olursa bir sonraki aşama nedir? Ya da başka bir ifade ile insanın doyuma ulaşması mümkün müdür?
- Dünyayı kim/kimler yönetiyor? (Cevap Amerika değil!)
- Milyon dolarlara hükmedebilmek mi, Alaska' da medeniyetten uzak yaşamak mı?
- Teknoloji insanı köleleştirebilir mi?
- İnsan nefreti, öfkeyi, yalanı nasıl öğrendi?
- . . .
Tekrar etmekte fayda görüyorum, yazacaklarım tamamen benim görüşüm olup, yaşadıklarımın okuduklarımın, bazı felsefi düşüncelerin, sorgularımın eseridir. Tek bir doğru yoktur sadece bakış açısı vardır. Hepimiz düşüncelerimizde özgür olmalıyız ve unutmayın özgürlüğe atılan ilk adım, bireyin yaşamı boyunca kendisine dayatılan değerlere karşı çıkarak amaçlarını özgürce seçmesi ile başlar.
Read more...
yıllardır sürüp giden bir pay kapma çabası
topu topu bir dilim kuru ekmek kavgası
bazan durur bakarım bu ibret tablosuna
kimi tatlı peşinde, kimininse tuzu yok
. . .
barış der her bir yanım altın, gümüş, taş olsa
dalkavuklar etrafımda el pençe divan dursa
sapa, kulba, kaba itibar etme dostum
içi boş tencerenin bu sofrada yeri yok
para pula ihtişama aldanıp kanma dostum
içi boş insanların bu dünyada yeri yok.
...
buyurun dostlar buyurun
halil ibrahim sofrasına