Gecikmiş bir yılbaşı yazısı
Son üç yıldır yılbaşını Almanya' da abimlerin yanında geçirmeyi planlıyorduk, kısmet bu seneyeymiş. Avrupa'da yaşayınca demek işler daha kolay oluyor, uçağı ayarlayalım, vize alalım, plan yapalım derdi yok. Atladık trene, 4 saat sonra abimlerdeyiz. Sağolsun Çetin abim bizi karşıladı, neredeyse 2 hafta boyunca da misafir etti. Şimdi sıra onlarda bakalım ne zaman buraya gelecekler?
Bilmeyenler için kısa bir özet geçmek gerekirse, 2 abim var biri Çetin diğeri Coşkun ikisi de yıllardır Almanya'da hatta aynı mahallede yaşıyorlar evliler ve sayelerinde şu ana kadar 3 tane birbirinden şeker 3 yeğenim var. Onların da isimlerini zikredelim burada; Ezgi, ilk gözağrımız şimdi güzel bir genç kız oldu, inşallah amcası gibi üniversite de okuyacak. Sonra Deniz yakışıklı yeğen, ama kabul Menteş ailesinin en yaramazı kendisi, sanıyorum en zekisi de o olacak bu yaramazlıkla ve aileye en son katılan yeğen Marsell, valla nazar deymesin ama ben bu kadar tatlı, akıllı bir çocuk görmedim evlere şenlik. Bu yazıyı şu an Hollanda' dan yazıyorum ve Marsell'i çok özlediğimi de eklemeliyim. Keşke kaçırıp gelseydik. Yeğenler abiler falan derken gelin ablalarımızı da unutmayalım. Yeter ve Ania ya da bir sürü zahmet verdik. Ama en nihayetinde hepimiz beraberdik, güzel bir yılbaşı geçirdik eski günlerden konuştuk, film seyrettik, havai fişek patlattık, poker oynadık, eğlendik güldük. Barış da benim abi tarafımla ilk defa tanışmış oldu böylelikle. Herşey çok güzeldi yani.
Abimlein evleri birbirlerine çok yakın, 5 dakika yürüme mesafesinde. Böylece hep beraberdik 2 hafta boyunca. Kaldığımız yer Hirschhorn (Geyikboynuzu) isimli bir yer, ormanın içinde yerleşik bir yer inanılmaz güzel bir doğaya sahip, orman, nehir, geyikler ve biz. İnanılmaz beğendim. Hele bir de kar yağınca inanılmaz güzel oldu. Bembeyaz ağaçlar, tertemiz hava insan daha ne ister. Aslında bu abimlerin yanına 2. gidişim, daha önce de Hollanda' ya iş görüşmesine geldiğimde yine trene atlayıp haftasonu ziyaretine gelmiştim buraya. O zaman bahar mevsimindeydi ve orman yine büyüleyiciydi.
Yılbaşı günü bir havaifişek fırlatma yarışı vardı ki orada olmanız gerek, sanki savaş çıkmıştı. Önce korktum açıkçası yani gözgözü görmüyordu ve her tarafta bomba sesleri. Sonra ufacık çocukların bile gidip füze attıklarını görünce cesaretlendim ben de katıldım cumbüşe. Daha önce hiç havai fişek atmamışım, bu eğlenceden mahrum kalmışım. Neyse geçte olsa acısını çıkarttım.
Almanya da ne yaptık, çoğunlukla aile hasreti giderdik diyebilirim. Onun dışında Heildelberg ve Mannheim'ı gezdik. Heildelberg çok güzel bir yer, tarihi bir dokusu var, üniversite şehri diye de geçiyor. Çok sayıda genç insan yaşıyor. Mannheim ise aslında Türklerin çoğunlukta olduğu bir yer, zaten Mannheim a girer girmez kendinizi Türkiye' de hissediyorsunuz. Burada bir akşam Türk lokantasına gidip Türk yemekleri ile olan hasretimizi dindirdik, işkembe çorbası içtik. Bir gün de hep beraber Çin lokantasına gittik. Yılbaşı gecesi babamları aradık, çok mutlu oldu hepimiz Almanya' da buluşmuştuk eminim bizimkiler gururlanmıştır. Aslında çok söze gerek yok resimler anlatsın yılbaşını sizlere.
Klasik yılbaşı dilekleriyle bitireyim yazımı.
2008 yılı benim için 2007 kadar güzel geçsin. 2008 hepimize sağlık getirsin. Ülkeme güzel günler göstersin (bunu söylediğim anda Türkiye' de geçen tartışmalara bakınca kahroluyorum, yeteri kadar derdimiz yokmuş gibi ne diye . . . neyse . . .), düşünen, yorumlayan, sorgulayan insanlarımızın çoğunlukta olduğu bir gelecek olur umarım.
Abimlein evleri birbirlerine çok yakın, 5 dakika yürüme mesafesinde. Böylece hep beraberdik 2 hafta boyunca. Kaldığımız yer Hirschhorn (Geyikboynuzu) isimli bir yer, ormanın içinde yerleşik bir yer inanılmaz güzel bir doğaya sahip, orman, nehir, geyikler ve biz. İnanılmaz beğendim. Hele bir de kar yağınca inanılmaz güzel oldu. Bembeyaz ağaçlar, tertemiz hava insan daha ne ister. Aslında bu abimlerin yanına 2. gidişim, daha önce de Hollanda' ya iş görüşmesine geldiğimde yine trene atlayıp haftasonu ziyaretine gelmiştim buraya. O zaman bahar mevsimindeydi ve orman yine büyüleyiciydi.
Yılbaşı günü bir havaifişek fırlatma yarışı vardı ki orada olmanız gerek, sanki savaş çıkmıştı. Önce korktum açıkçası yani gözgözü görmüyordu ve her tarafta bomba sesleri. Sonra ufacık çocukların bile gidip füze attıklarını görünce cesaretlendim ben de katıldım cumbüşe. Daha önce hiç havai fişek atmamışım, bu eğlenceden mahrum kalmışım. Neyse geçte olsa acısını çıkarttım.
Almanya da ne yaptık, çoğunlukla aile hasreti giderdik diyebilirim. Onun dışında Heildelberg ve Mannheim'ı gezdik. Heildelberg çok güzel bir yer, tarihi bir dokusu var, üniversite şehri diye de geçiyor. Çok sayıda genç insan yaşıyor. Mannheim ise aslında Türklerin çoğunlukta olduğu bir yer, zaten Mannheim a girer girmez kendinizi Türkiye' de hissediyorsunuz. Burada bir akşam Türk lokantasına gidip Türk yemekleri ile olan hasretimizi dindirdik, işkembe çorbası içtik. Bir gün de hep beraber Çin lokantasına gittik. Yılbaşı gecesi babamları aradık, çok mutlu oldu hepimiz Almanya' da buluşmuştuk eminim bizimkiler gururlanmıştır. Aslında çok söze gerek yok resimler anlatsın yılbaşını sizlere.
Klasik yılbaşı dilekleriyle bitireyim yazımı.
2008 yılı benim için 2007 kadar güzel geçsin. 2008 hepimize sağlık getirsin. Ülkeme güzel günler göstersin (bunu söylediğim anda Türkiye' de geçen tartışmalara bakınca kahroluyorum, yeteri kadar derdimiz yokmuş gibi ne diye . . . neyse . . .), düşünen, yorumlayan, sorgulayan insanlarımızın çoğunlukta olduğu bir gelecek olur umarım.
1 comments:
Candaş'ı görmemişsin, e iyi yapmışsın ne gerek var :P
Yorum Gönder