NY
Blogum ile ilgili uzun zamandır yazı yazmıyordum. Yazacak, paylaşacak o kadar çok şey birikti ki, hepsi ile ilgili tek bir yükleme yapayım da uzun zamandır yazmamı bekleyen müdavimlerimi kızdırmayayım.
Evet o halde ilk durağımız Amerika. İş ile ilgili olarak bir firma ile toplantı yapmak amacıyla 1 haftalığına Amerika seyahati yapacaktım. Ben de bunu fırsat bilip yıllık iznimden de 1 hafta alıp Amerika seyahatimi uzatmaya karar verdim. İş toplantısı Austin-Texas ta idi. 1 hafta burada kaldım, sağolsun firma yetkilileri benimle çok ilgilendiler. Her akşam bir yere götürdüler, ClearOrbit firmasından Brian Petty ile çok sıkı dost oluverdik bu kısa süre zarfında. Halen daha görüsüyoruz.
Austin kenti müziğin başkenti olarak anılıyor amerika da, müziksiz bir gün geçmiyor akşam caddeleri gezerken bunu farkediyorsunuz eğlencenin doruklarını yaşıyor buradakiler. Hatta geçen gün izlediğim sevgili Tarantino amcamın son filmi "Death Proof" taki ilk hikaye Austin de geciyor, tekrar Amerikada ki o bir haftaya döndüm bu filmi izlerken. Bu şehir de herkes müzikle ilgileniyor gerçekten, bizim Brian ın da kendi kurduğu müzik grubu olduğunu söylersem daha iyi anlayacaksınız müziğin Austin için ne derece önemli olduğunu.
Bu arada British Airways sağolsun bavulumu kaybettiği için bayağı bir sıkıntı çektim. İş toplantılarına Amerıkadan aldığım kıyafetlerle gitmek zorunda kaldım. Neyseki Amerikalılar rahat insanlar, kıyafetlere pek aldırış etmediler. Gerçekten yaw biz mi Türkiye de işleri çok abartıyoruz anlamadım, onlar o kadar rahatlar ki işlerinde.
Sadece müzik değil elbette, inanılmaz bir doğaya da sahip Austin, gerçi amerika genel olarak böyle ama napalım biz şimdi Austin den bahsediyoruz. Brian ile her gece bir yere gittik, benim yeni tatlardan zevk aldığımı anladığı için her gece farklı birşeyler yiyorduk, bir gün çiğ istiridye yedik, inanılmaz birşeydi, normalde hayatta tatmaya cesaret edemezdim ama Brian e güvenerek tattım, öyle ahım şahım gelmedi bana ama görüntüsü ve sosları inanılmazdı. Yalnız gitmeden biliyordum ama orada bir daha anladım ki "Texas T-Bone Steak" i buradan başka bir yerde yemeyeceksin. Yaw yıllard
Austin de işim bitince uçakla New York a geçtim. Neden New York derseniz, zaten 1 hafta izin almıştım, bu süre zarfında dünyanın en kayda değer şehrini görmem gerektiğini düşündüm. Yani New York bu yaw, bir çok filme, müziğe, sanata konu olmuş büyüleyici şehir. "New York is a city that never sleeps!". Görmeden olmaz di mi? Çok akıllıca bir karar vermişim kesinlikle, gerçekten büyülendim. Yaklaşık 9 gün kaldım ve tüm Manhattan adasını karış karış gezdim. Bir ton da alışveriş yaptım.
New York' a geldiğimde önce çok korktum, ne bilim filmlerin etkisinden
Tüm dünya mutfaklarını bura
Tabi New York' a gidince Okyan
Bu arada Londra Metrosu Sembolünün burada ne işi var diye düşünüyor olabilirsiniz. Açıklaması gayet basit, Amerika' dan Türkiye' ye Londra aktarmalı olarak dönmek zorundaydım ve 9 saat Londra da beklemem gerekecekti ben de 6 ay kaldığım İngiltere' de eski günlerin hatırına bu 9 saati ufak bir Londra turuyla renklendireyim dedim.
1 comments:
sen eskiden de mi gezmeyi bu kadar severdin, yoksa sonradan mi oldu? :)
gezmek beni kesmiyor artik, gitmek gitmek, gitmek ... istiyorum.. hep bir yerlere gitmek, anladin biliyorum,
brs
Yorum Gönder