"I should not talk so much about myself if there were anybody else whom I knew as well." - "Eğer bir başkasını daha iyi tanıyor olsaydım, kendimden bahsetmezdim." - Henry David Thoreau

Perşembe, Eylül 21, 2006

Çeşm-i Cihan

Bu yaz bana çok uzun geldi. Uzun zamandır tatile çıkmadım ve bu sene ağustos sonu olarak belirledim iznimi. Ancak anladım ki bu yoğun tempoda insan arada dinlenmeye ihtiyaç duyuyor. Biz de Barış ve Sevgi ile beraber Amasra’ya gitmeye karar verdik. Aslına bakarsanız en az 3 yıldır Amasra ve Safranbolu ya gitmeyi düşünüyorduk ancak bir türlü zaman ayırıp da gidememiştik. Ama bu hafta sonu her şey mükemmel olacaktı. Arabaya atladık ve güzel bir yolculuk yaptık Amasra ya kadar. Araba ile gitmek çok hoş oluyor çünkü istediğimiz yerde durabilme özgürlüğüne sahip olabiliyoruz. Nitekim Mengen de bir mola verip çorba içme lüksüne sahip olduk. Ancak açıkçası pek beğenmedik belki de yanlış bir yer seçtik Mengen yemeklerinin lezzetini tatmak için.

Amasra’ ya vardığımızda en başlıca sorunumuz yer bulamamak oldu. Tüm otel ve pansiyonlar doluydu neredeyse uzun aramalarımız sonucunda güzel bir otelde güzel bir yer bulduk ve yerleştik. Sonra plaja Sevgiyi bıraktık ve Amasra’ yı keşfe çıktık. İnanılmaz hoşuma gitti Amasra. Çok güzel bir tarihi dokusu var, Venedikliler zamanından bu yana etkileyici izler bırakmış Amasra Limanı. Yaptığımız tekne turu tüm tarihi gözlerimizin önüne serdi, güneşin batışı insanı bambaşka yerlere götürüyor hele de sevdiğiniz yanınızdaysa benden söylemesi. Akşam elbette herkesin önerdiği Canlı Balık ta yedik yemeğimizi. Epey bir zor oldu aslında yer bulmak ama beklememize kesinlikle değdi doğrusu. Balık ve Amasra salatası, eee tabi rakısız olmaz :).

Ertesi gün sabah erkenden kalktık ve Amasra’ nın meşhur Çakraz plajına doğru yola koyulduk. Arabanız olunca işte böyle çevreyi dilediğiniz gibi dolaşabiliyorsunuz. Amasra-Çakraz arası 15 km. Karadeniz’ in doğa ile bütünleştiği, yeşil ve mavinin tonlarının iç içe olduğu, berrak denizi, tertemiz kumsalı, doğallığını kaybetmemiş yapısıyla keşfedilmeyi bekleyen bir yer Çakraz. Kafa dinlemeye hele ki sevg
iliyle gitmeye en uygun yerlerden birisi, sakin inanılmaz sakin bir yer. Küçük bir kumsal ve kumsalın arkasında pansiyonlardan ve köyden oluşan Çakraz’ ın güzel denizinde biraz yorgunluk attıktan sonra tekrar Amasra’ ya döndük. Çeşm-i Cihan da yemek molası verdik ama ne yalan söyleyeyim dün Canlı Balık ta yediğimiz balıkların tadını kesinlikle tutmaz Çeşm-i Cihan. Neyse sonra Safranbolu’ ya doğru yola koyulduk. Tarihi ve mistik dokusu ile batı Karadeniz bölgesindeki gezilesi bir yer Safranbolu. Ülkemizin bu kadar güzel mekanları, gezilecek yerleri var biz bunlara sahip çıkmıyoruz, sahip çıkmak bir yana bu tip yerlerin varlığından bile haberdar olmuyoruz kimi zaman! Mesela Safranbolu’ nun UNESCO tarafından dünya koruma kenti ilan edilmesinin önemini buraya gidince daha iyi anladım. Safranı bol olan bu şirin beldemizde safranın kilosunun 10 milyar ettiğini de öğrenmiş oldum :). Akşam yemeğimizi burada yedikten sonra Ankara’ ya, bizi bekleyen boşluğa doğru yola koyulduk.

0 comments: