Sinner in me
Her insan gibi müzik dinlemeyi çok severim. Dinlenilen müzik kişinin karakterini yansıtabilir kanımca. Müzik dinleyen kişi kendine bir tarz yaratır. Her zaman bu tarza uygun müzikler dinlenmesi yanında bir de dönemsel dinlenen müzikler vardır. Kişinin o anki ruh durumuna göre ya da mekana göre dinlenmesi gereken müzikler. Her müzik her yerde ve koşulda dinlenemez. Mesela Metallica' yı çok sevmeme rağmen bilirim ki arabada dinleyemem :). Ya da meditasyon yaparken arabesk dinlemek abes olur. Ama bir proje üzerinde yoğun bir şekilde çalışırken Hard Rock dinlemek motivasyonumu artırır her daim. Ya da melankolik dönemlerimde mutlaka "The Cure" ya da "Nick Cave" olur yanıbaşımda.
Bazı şarkılar insan hayatında çok önemli yer edinebilirler. Yıllar sonra o müziği duyduğunuzda geçmişteki o anlara gidebilirsiniz tekrar. Mesela ben ne zaman "Cranberies - I just shot John Lennon" dinlesem, LİKOM da TR-Net projesinde sabahladığım anlar gelir aklıma. Ya da "Animal Instict" bana hep yurt günlerimi hatırlatır. Bu şarkı radyoda ne zaman çalsa Cem, Tolga ve ben yataklara çıkıp zıplamaya başlardık. Benim yatağımı Tolga kırmıştı bir Animal Instict faaliyetinde. "Avril Lavigne - Complicated" Candaş Bozkurt ile Londra maceralarımızı hatırlatır bana. Tikka Masala kokulu Londra sokakları. "Perhaps Perhaps Perhaps" te Barış ile çıkmaya başladığımız günlere götürür beni hep. Ne zaman melodisini duysam ilk zamanlarımız gelir aklıma, güneşli bahar günleri, yanımda Barış, bugünlerin temellerini attığımız anlar.
Bu arada bir de sizlere güzel bir öneride bulunayım, bir kadeh şarap, hafif loş bir oda, ve Tindersticks' ten "Another Night In". Dinlerken beni hatırlayın.
Şu sıralar Barış sayesinde türkülere takmış durumdayım. Yaw ne güzel eserlerimiz varmış, eskiden nasıl oldu da keşfedememişim anlamıyorum. Mesela şu an bu satırları yazarken "Çayır Çimen Geze Geze" yi dinliyorum Kıraç' ın yorumuyla. Ne kadar güzel bir türkü anlatamam. Son zamanlarda bir de türk/yabancı 60 lar, 70 ler ilgimi çekiyor, yaşlanıyor muyum ne!!?? Bu sene hiç gidemedik ama Radyo ODTÜ' nün düzenlediği "Ah Mazi" partilerini bu nedenle çok seviyorum.
Gelelim müzik aletlerine; Keman her zaman en favori enstrüman olmuştur benim için. Keman sesi beni bambaşka yerlere götürür. Benim için meditasyon aracıdır bir nevi. Kemanın yanında piyano da olursa tüm çakralarımı boşaltacak bir ortam sağlanmış olur benim adıma. Bir diğer hastası olduğum müzik aleti ise Bateri' dir. Lars Ulrich bana bateri sevgisini aşılamıştır. İnanılmaz birisi kesinlikle.
Neyse sadede gelirsek, aslında bu yazıda sadece Depeche Mode' dan bahsedecektim, ama nasıl bir giriş yapacağımı düşünürken bambaşka yerlere gitti konu. DM benim için apayrı bir gruptur. New Wave müziğin idolüdür. Serkan Erdoğan' a çok şey borçluyum beni bu müzik türüne alıştırdığı için. Lise yıllarımdan beri vazgeçemediğim üç müzik grubunun başındadır. Diğerleri de elbette The Cure ve Erasure. Depeche Mode aslında orijinalde bir Fransız moda dergisinin ismi ve Dave Gahan (Gubun Vokalisti) tarafından bu isim yaratılıyor ve bugünlere kadar yaşayan bir efsane oluyorlar. Onlar benim için tüm müzik gruplarının ötesindedir. Hayatımda çok şeyi değiştirmiştir. Bir müzik grubu insan hayatına nasıl bir etki yapabilir demeyin, hayata bakışımda çok büyük izleri vardır bu grubun kasvetli şarkı sözlerinin. Ekşi sözlükten alınma şu tanım size az da olsa bir fikir verecektir grup hakkında : "ruhta derin yaralar açan, sonra bu yaraları sarıp tedavi eden, ardından tekrar tekrar kanatıp iyileştiren grup"
İstanbul' da Depeche Mode partilerine giderdim, inanılmaz eğlenirdim, Ankarada' da birkaç kez Manhattan' da katıldım benzer partilere, işte o anlar gerçekten kendimden geçiyorum. Tüm sıkıntılarımı unutuyorum bu adamları dinlerken. Bir kaç ay önce Candaş Özdoğu' nun Amerika' dan getirdiği Depeche Mode konser DVD lerini kopyaladım, aradabir seyrediyorum, inanılmaz sahne performansları var. "Never let me down again" şarkısını söylerken seyircilerin coşkusu, Dave Gahan' ın inanılmaz gösterisi, orada olmak için neler vermezdim deyip duruyordum kendime ki bu Temmuz da İstanbul' da olacakları haberi beni 3-5 yaş gençleştirdi. Umarım bir sorun olmaz da bu konsere katılabilirim. Zaten son üç aydır DM' in yeni albümü "Playing the Angel" ile yatıp kalkıyorum. Son dönemlerde yapmış oldukları en iyi albüm diyebilirim. Beni fazlasıyla tatmin etti. Hele "Sinner in me" isimli parça dünya ile ilişiğimi kesmeme neden oluyor. Şiddetle tavsiye ederim.
0 comments:
Yorum Gönder