İlkokuldaydım ilk kütüphane ziyaretimi yaptığımda. Öğretmenimiz tüm sınıfı Salacak sahildeki Şemsipaşa Kütüphanesi'ne götürmüştü. Çok heyecanlıydım bir sürü kitap göreceğim için.
Ama benim için tam bir hayal kırıklığı olduğunu hatırlıyorum. Aslında kütüphane çok güzel, asırlık tarihi bir bina (Eski bir külliye) tam denizin yanında harika bir yerde ama kitaplar ahh o kitaplar... Tek hatırladığım sıra sıra siyah kalın kitaplar gördüğümdü. Benim için hiç bir cazibesi yoktu. Tabi aradan yıllar geçti şimdi kimbilir nasıldır, umarım çocuklara kütüphaneleri sevdirecek bir yapıya bürünmüşlerdir. İlk kütüphane ziyaretimi kovalayan yıllarda pek yolum düşmedi bu kitap yuvalarına. Üniversitede ise bayağı aşındırdım kütüphane yollarını, Yıldızdaki Sabancı Kütüphanesi az ama kaliteli kitaplarıyla beni cezbediyordu hep, ama ODTÜ de anladım bir üniversite kütüphanesinden ne beklemem gerektiğini. Günler, geceler geçti o kütüphanede. Bir de Ankara'dayken Türkiye' nin en büyük kütüphanesi olan Milli Kütüphaneyi gördüm. Büyüklük terimini sadece kalıbından kazanıyor maalesef, buraya üye olmak bile insanı bıktıran bir süreçti o zamanlar umarım artık daha iyidir.
Aslında size de özetlediğim gibi benim için kütüphaneler sadece araştırma ya da çalışma amaçlı ziyeret yerleri oldu Türkiye' de yaşarken. Belki de benim hatamdı bilemiyorum ama Amsterdam Kütüphanesini gördükten sonra kütüphanelere bakışım değişti. Avrupanın en büyük kütüphanelerinden birisi. Bazen Amsterdam' ı ziyaret eden arkadaşlarımızı bile buraya getiriyoruz, neredeyse her hafta tünediğimiz bir mekan oldu. Sizi kütüphaneye cekecek her birşey düşünülmüş.
Ama biz yetişkinleri bir kenara koyuyorum, çocuklar için ayrılan yeri görmelisiniz. Çocukların renkli kitaplar arasında mutlu mesut hayal alemlerine dalışlarını, yerlere yatıp kitap okumalarını, cıvıldamalarını gördükçe içimden ne "ahhlar" çekiyorum bilemezsiniz. Bu çocuklar, büyüyecekler ve hayatlarının her döneminde kütüphaneyi kendilerine hoş bir mekan belliyecekler, kitaplar okuyacaklar, dünyayı daha güzel hale getirecekler. Yolunuz düşerse ve zamanınız kalırsa bir gözatın buraya. Girişte bir piyano var, ziyaretçiler belli bir süre piyano çalabiliyorlar, o sırada güncel gazete ve dergilerin olduğu bölümde bizler birşeyler okuyor oluyoruz, çocuklar aşağıda kitaplarını karıştırıyorlar, anne babaları yukarıda kahvelerini yudumlayıp, kitaplarını okuyorlar. En üst katta harika bir restoran var, muhteşem Amsterdam manzarasında karnınızı doyurup belki bir dergi karıştırıyor ya da arkadaşlarınızla sohbete dalmış oluyorsunuz, belki de bilgisayarınızı kullanıyorsunuz. Kitaplar arasında kayboluyorsunuz, isterseniz güncel DVD ler veya müzik CD lerinden ödünç alabiliyorsunuz. Akşam güzel bir filmi 1 euroya kütüphanden kiraladığınız DVD den evde seyretme lüksünüz var. Biz tatile bir yerlere gitmeden önce mutlaka kütüphaneyi ziyaret edip "Lonely Planet" kitaplarını toplayıp araştırmalarımızı yapıyoruz. Bazen kitapları da yanımızda götürüyoruz. Yani özetle kütüphane harika bir yer, Hollandalılar kullanmasını bildikleri için kütüphanelerini daha da güzelleştiriyorlar, Türkiye'de de eminin bu konuda daha çok çalışmalar yapılacaktır yeter ki bizler okumayı sürdürüp taleplerimizi iletelim.
*Nutrimentum Spiritus : Food for the soul (Ruhun Gıdası) - Berlin Kraliyet Kütüphanesi Yazıtı
Read more...