"I should not talk so much about myself if there were anybody else whom I knew as well." - "Eğer bir başkasını daha iyi tanıyor olsaydım, kendimden bahsetmezdim." - Henry David Thoreau

Cumartesi, Ocak 30, 2010

Fransız Rivierası - Nice

Ocak 2010 hızlı ve soğuk geçti. Yeni projem başladı. Onun heyecanı ile girdim 2010'a. Her yeni projede tarifsiz bir heyecan yaşıyorum, kendimi motive etmemin bir yolu olsa gerek bu. Proje başlangıç toplantısı için yine Amerika' daydım 1 haftalığına, giderken Amsterdam bembeyazdı, San Antonio' ya ise bahar havası hakimdi. Masmavi gökyüzü, pırıl pırıl bir güneş, resmen yazdan kalma günlerdi. 1 haftanın ardından tekrar Amsterdam'a döndüm, ve yine heryer bembeyaz. 3 yıldır buradayız, ilk defa bu kadar karlı bir kış yaşıyoruz. Hollandalılar da aynı şeyi söylüyorlar. Şimdi de oturdum bilgisayarın başına "Sapere Aude" yazıma devam etmek niyetiyle. Ama bir baktım camdan dışarı lapa lapa kar yağıyor hala, bari sıcak birşeylerden bahsedeyim de içim ısınsın diye başladım klavyemin tuşlarına basmaya. Sizlere geçtiğimiz sene yaptığımız süper tatilimizi 3 bölüm halinde anlatacağım :) 3 bölüm çünkü çok gezdik bir seferde anlatmak zor olacak.

Efendim bu tatilimizde yine Barış çok güzel bir plan yaptı bizler için. Önce Fransa' nın güneyi Nice, oradan Feribotla muhteşem Korsika adası ve yine feribotla Piza/İtalya. Son ana kadar otel rezervasyonu yapmadık, yola çıkmamıza 2-3 gün kala biraz panikler gibi olduk, ve kütüphaneden aldığımız rehberin sözünü dinleyerek kamp yapmaya karar verdik. Başta biraz tedirgin olsak da yaptığımız yapacağımız en güzel kararı verdiğimizi yaşadıklarımız kanıtladı bize. Harika bir tatil oldu, bundan sonra mümkün oldukça kamp tatili yaparız herhalde, herkese de tavsiye ediyoruz. Kamp maceraları ve fotoğrafları için Korsika ile ilgili yazacaklarımı beklemeniz gerekecek.

Uçak biletlerimizi yine aylar öncesinden aldık, bu defa çok iyi not almadım ama sanırım 2 kişi Amsterdam-Nice gidiş ve Piza-Amsterdam dönüş için 140 avro civarı ödedik. Transavia Havayolları ile gidip geldik, bu havayolu şirketini seviyorum, daha evvel de İtalya' ya giderken kullanmıştık, ucuz ve kaliteli. Yola çıkmadan 2 gün evvel kamp yapmaya karar verdiğimiz için bir de çadır aldık kendimize. Yazlık 2 kişilik, kurulumu 1 dakika, toplanması yarım saat :) süren bir çadır. Resimler daha sonra. Çadır için 50 avro civarı para verdik, gayet ucuz ve işlevli idi. 1 uyku tulumu ve 2 mat ile kamp alışverişimizi tamamladık.

Nice'e iner inmez hemen havaalanı çıkışında kahve ve kruvasan aldık. Fransa' nın neresine giderseniz gidin mutlaka kruvasan alın, fırından yeni çıkmış sıcacık kruvasan ve yanında bıi kahve harika oluyor, güne güzel bir başlangıç. Neyse, kahvemizi içip otobüsümüzü bekledik, sonra bir otobüs geldi ve ben içeri girip şoför e "Excuse me" ile başlayarak gitmek istediğimiz yeri gösterdim. Şoför bana ters ters bakıp ilk Fransızca dersini verdi "Bonjour" Hemen Fransa da olduğumuzu anlamış oldum, ben de ona bonjour dedim ve bir şekilde hangi otobüse binmemiz gerektiğini öğrenip rahatladım. Amsterdam' dan gelen biri olarak öyle herkese rahatça ingilizce soru sormamam gerektiğini öğrendim. Aslında daha önce Paris' te de benzer bir olay olmuştu demek o zaman tam anlayamamışım :)

Côte d'azur (Mavi Kıyı ya da Fransız Rivierası) bölgesinin en büyük şehri olan Nice, ya da bütünüyle güney Fransa herkesin rağbet ettiği bir tatil bölgesi. Bunu sonuna kadar hakediyor. Fransa ile ilgili tüm önyargılarınızı (varsa) kırın, gerçekten çok güzel bir yer. Harika yemek, kahvaltı, fırın, kahve, şarap, deniz, güneş, meydanlar, kafeler, kitapçılar, insanlar, gülen mutlu insanlar, koşan spor yapan eğlenen insanlar, ağaçlar, çiçekler, çocuklar, liman, heykeller vs vs vs harika. Nice te hayatımda yediğim en güzel pizzayı yedim desem inanır mısınız?

Harika bir denizi var, havaalanı da tam denizin üzerinde, uçaklar kıyıya paralel geçiyorlar, çok güzel bir görüntü oluşturuyor. Fotoğrafçılar için harika görüntüler yakalamak mümkün. Deniz ve şehir birarada, ama şaşılacak derecede temiz bir yer Nice. Gerçekten pırıl pırıl her yer, beni biraz şaşırttı bu durum, yani gerçek olamayacak derecede ak-pak bir şehir. Sokaklarında dolaştık saatlerce, meydanlar, kafeler, portakal ağaçlı bahçeler, her yer huzur dolu, sıcak. Balkonlardan sarkan çiçekler, renkli duvarlar, eski arabalar herşey mutluluk veriyor insana burada. Cannes ve Monaco' ya çok yakın olması da ayrı bir cazibe katıyor şehre, biz planlarımız arasına oraları koymamıştık en azından bu sene için. o nedenle 2 günlük gezimizin ardından "Büyük Macera Korsika" ya doğru yola koyulduk. Korsika' yı yazmaya başlamadan sizleri Nice fotoğraflarıyla başbaşa bırakayım.

Read more...