I did it . . .
Geçenlerde Delta ofisten Seçkin Aydın "Lost" dizisi CD leri ile beraber bana adını daha önce duymadığım "Heroes" isimli dizinin ilk 7 bölümünü DVD olarak verdi. Kimbilir ne tür bir kahramanlık hikayesidir diye izlememek için arşivde en kuytu köşede saklıyordum. Derken CNBCe de dizinin fragmanları görünmeye başladı ve ilgimi çekti. Hele de "Final Destination" filminden Ali Larter' in nin oynadığını görünce diziye olan ilgim arttı. Bir akşam Barış ile seyretmeye karar verdik. İlk bölümünü izleriz, sararsa sonraki günler devamını izleriz diye düşünüyorduk. Ancak 1, 2, 3 derken o gece 7 bölümü de bitirdik. İnanın diğer bölümlerde elimizde olsa seyrederdik herhalde. Hayatımızda ilk defa böyle bir şey yaşıyorduk. Yani hiç bir diziyi bu kadar zevkle izlediğimi hatırlamıyorum. İnanılmaz sürükleyici bir dizi kesinlikle. Neyse, sonrakı günler diğer bölümlerini de indirdim ve CNBCe de daha yayınlanmadan biz ilk 17 bölümünü seyredivermiş olduk. Amerika' da dizi devam etmekte ve biz ne yazıkki şu an her bir yeni bölüm için 1 hafta beklemek zorundayız. Seyretmeyenlere, bilmeyenlere kesinlikle tavsiye ediyorum. Benim favorim Japon kahramanımız Hiro. Sahi siz kimsiniz?
Tabi Heroes' un yeni bölümlerinin çekilmesini beklerken, yine bu dizinin yapımcılarından "Lost" dizisini izlemeye başladık. O da çok iyi bir dizi kesinlikle, biraz daha yavaş gelişiyor konu ama kesinlikle sizi kendisine bağlıyor. Sawyer, Kate, Locke, Hugo bir anda hayatımıza giriverdiler böylece. Ama dizi iyiden iyiye bulmacaya döndü, "nedir bunların sırları?" diye düşünmekten bitap düştük, senaristler hiç değilse bazı soru işaretlerini çözümleseler de biz de biraz daha olayların içine girsek diyorum.
Ancak bir bu dizilere bakıyorum, bir de bizim televizyonlarımızda verilen saçmalıklara. Arada dağlar kadar fark var gerçekten.