Türk Mucizesi
Bu aralar, haftada en az 2 gün yeni projemiz için Roketsan' a gidip geliyorum. Yol çok uzun olduğu için tıpkı eski günlerdeki gibi kitap okuyarak değerlendiriyorum serviste geçen zamanımı. Geçen gün okuduğum kitaptaki bir biyografi beni eski günlere götürdü. Yine gözlerim doldu. O an dedim bunu bloguma da taşımalıyım, Türkiye' mizde yetişen güzel insanlarımızı unutmamak için onun hakkında birşeyler yazmalıydım burada. Bakalım ben söylemeden bu kişiyi tanıyabilecek misiniz? Bahsi edilen kişinin benim gibi Kabataş Erkek Lisesi mezunu olması gururlandırır beni ama asıl gururu aşağıda göreceksiniz ki ülkesine kazandırdıklarıyla tam bir "Türk Mucizesi" olması verir bana.
Kahramanımız Karadeniz bölgesinde Sürmene' ye bağlı Yılmazlar köyünde doğar. Çocukluk yıllarında çobanlık yapar. Sürmene’nin sarp dağlarında inekleri uçurumdan düşer diye korkmuş, ama görevini eksiksiz yapmıştır. Mahalledeki çocuklara Teksas, Tommiks kitapları kiralayarak okul harçlığını çıkarır; bunun yanında aile bütçesine de katkıda bulunur. En zirvesine çıkacağı başarı merdivenine ilk adımını, Milliyet Gazetesi’nin açtığı İlkokullar arası Bilgi Yarışması’nda birinci olarak atar. “Hiçbir zaman bırakın İstanbul’u, Ankara’yı veya yurt dışını, Trabzon’a bile gidebileceğimi sanmazdım. Köyde iken ortaokula ve liseye gitmeyi bile hayal edemezdim.” sözleriyle çocukluk yıllarındaki düşüncelerini anlatır. Ortaokulu parasız yatılı olarak Samsun' da okuduktan sonra, TÜBİTAK bursuyla geçtiği Kabataş Erkek Lisesi' ni 1966 yılında birincilikle bitirir. Aynı yıl üniversite giriş sınavlarında Türkiye birincisi; hem de bütün soruları yanlışsız doğru cevaplayarak (Bugüne kadar ÖYS sınavında böyle bir derece elde edilemedi!) birinci olması O’nun yıldızını daha da parlatır. İstanbul Üniversitesi' ni burs hakkı kazanarak en yüksek puanla kazanan tek öğrenci olur. Milli Eğitim bakanlığı bursu kazanarak eğitimine Amerika’da devam eder. Purdue Üniversitesi’nde okurken Türkiye’de döviz sıkıntısı olunca, bursu gönderilmez veya gönderilemez. Bununla ilgili bir anısını şöyle anlatır. "Türkiye’de döviz sıkıntısı başlayınca burslarımızı zamanında alamadık. Amerika’da üç gün aç kaldığımı unutamam. Öğrenci yurduna bulaşıkçı girdim, bir haftada aşçılığa terfi ettim." Bu şartlarda dört yıllık fakülteyi iki buçuk yılda bitirir. Elektronik mühendisi olur. Missouri Üniversitesi’nde Tıp Mühendisliği alanında doktorasını yaparak 28 yaşında ABD Üniversitelerinde ders vermeye başlar.Geçim sıkıntısı çeken bir Maliye Bakanı. Amerikada okumuş ama Ulusalcı. Proje üreten, geleceğe bakan, Türkiyeye inanan bir siyasetçi. Öldüğünde hurda haline gelmiş arabası ve bankadaki 43 milyon lirasından başka bir mal varlığı bırakmadığı beyan edildi. Doğruları ararken karanlıkta yaşamadı; dediği gibi yaşadı, yaşadığını söyledi. Dünyayı ayaklarıyla değil, düşünceleriyle dolaştı. Çocuklarına ve sevenlerine bıraktığı tek miras, çalışkanlık ve dürüstlük oldu.
1987 seçimlerinde milletvekili seçilir. Bakan olur. PETKİM onun döneminde kara geçer. Bakan olduğu dönemde, siyasi sebeplerle bir kişiyi bile işe almadığını her yerde söyler. Partisinin düşmanlığını kazanır. ‘’sinema, müzik ve video eserleri kanunu’’ onun eseridir. Okul televizyonu adı altında ülkenin her yerinden seyredilen eğitim programlarını başlatır. KDV hayata geçer. Diğer partilere ait belediyelere kendi belediyeleri kadar bütçe veren tek bakan olarak herkesi şaşırtır. Cumhuriyet tarihinde ilk kez onun Maliye Bakanlığı döneminde Eğitim bakanlığı bütçesi Savunma bakanlığı bütçesinden daha fazla gelir alır. Meraların ıslah edilip verimli kılınması projesini başlatır. Türk tütününü ezen Amerikan şirket anlayışını kovar. Tekel 2000 tüm yabancı sigaraları saf dışı bırakır. Halk pazarları onun projesidir ve hayata geçirir. Dağılan Rus cumhuriyetlerinden çok önemli bilim adamlarını gizlice getirtir. Bir seçmeni "sizi milletvekili seçtik ama ne yaptığınızı bilmiyoruz!" diye mektup yazınca çok detaylı bir katalog gibi çalışmayı seçmene yollar, seçmen şok olur. Kamuoyunda “Kıyak Emeklilik ve Ballı Maaş” olarak adlandırılan milletvekillerine süper emeklilik sağlayan kanunun iptali için dava açar ve bu maaşı hiç olmayan tek milletvekili, gerçek milletvekili olur. Borsanın kurulmasından, vergi sisteminin oluşturulmasına kadar birçok konuda sistem alt yapısı onun görüşleriyle şekillenir. Kartal bölgesinde yağma edilen hazine arazisine askeri birlik konması fikriyle herkesi şaşırtır. Şimdi sadece oraları yeşil alan ve istila edilmemiş durumda. "Atatürk’ü gençliğe doğru anlatırsak , aşırı uçlarda boş fikirlerle gezmezler" demekten dilinde tüy biter. "Bakan" oldun diyenlere; "Hayır sadece "Bakan" değil, aynı zamanda "Gören" oldum zekice cevabıyla sadece "Bakan" olanları edeplice uyarır.
Öldüğünde ikinci el bir arabaya biniyordu. Karayolundan giderken yeni yapılan otobanın girişine konan hatalı yön tabelası yüzünden ters yöne girdi ve kazada kendisiyle eşi ve kızı da öldü!.. Tabelanın yanlış konması bir ihtimal düşündürücüydü. Bir ihtimal ortadan kaldırılmış olabilirdi. Çünkü çok genç ve çok başarılıydı. Ulusalcıydı. ANAP’ ın başına geçmesi ve ileriki yıllarda ülkeyi yönetmesi muhtemeldi.
Evet Rahmetli Adnan Kahveci' den bahsediyorum. Hayatımda, öldüğünde gözyaşı döktüğüm yegane politikacıdan. Burada çeşitli alıntılarla kendisini anlatmaya çalıştım, bilmeyenler görsünler nasıl politikacı olunur diye. Bugun kitabı okuduğumda içimde bir acı hissettim. Unutur olmuşum Adnan Kahveci' yi diye ve aklıma yeni neslin kendisini pek tanımadığı, bilmediği geldi. Internette yaptığım araştırmalarda da çok fazla bilgiye ulaşamadım. Dedim ki politika dediğimiz şey yalan dolan değil sadece. İyi şeyler de yapılıyor ülkemde, iyi insanlarımız da yetişiyor. Ama unutmamamız lazım bu değerleri. Benim de bir katkım olsun bu yazıyla. Bu ülke daha nice Adnan Kahveciler yetiştirecek potansiyele sahip. Yeter ki dürüstlüğe, çalışkanlığa destek versin canım halkım ve işe kendinden başlasın. "En büyük vatanseverlik, mesleğini en iyi şekilde yapmaktır."
- Yukarıdaki yazılar, çeşitli internet sitelerinden ve kitaplardan derlenmiştir.