"I should not talk so much about myself if there were anybody else whom I knew as well." - "Eğer bir başkasını daha iyi tanıyor olsaydım, kendimden bahsetmezdim." - Henry David Thoreau

Perşembe, Mart 23, 2006

23 Mart 2006 . . .

Gelinciğimle beraber bugün tam 8. yılımızı bitirdik acısıyla tatlısıyla. Neler sığdırmadık ki bu 8 yıla beraber. Aşk dolu, sevgi dolu, arkadaşlık dolu, gençlik dolu, saflık dolu 8 yıl. Bunların yanında ilişkimizin tuzu biberi kavgalar, tartışmalar, küskünlükler. Ama sımsıkı sarılarak birbirimize, devirdik koskoca 8 yılı, yılmadan hiç bir zorluktan, ezilmeden yaşamın acımasızlığına, zevk alarak yaşanan her bir andan, unutmadan yaşanmışlıkları. Derler ya yazgıdır diye insanın geleceğini belirleyen. İşte bizim yazgımız başlamış 23 Mart 1998' de. Ve de devam edecek bu beraberlik taa ki sadece bizim tanımlayabileceğimiz sonsuzluk kapımızı çalana kadar.

Gelincik Şurubu

Şu ölen çocuklar var ya
Sana bana dünyaya...

İlikleriniz donduğunda kışın
Bir kaşık umut gerektiğinde
O şişe gelecek aklınıza
Pencerenin önünde duran
Güneşte
Gelincik...

Can Yücel

Read more...

Perşembe, Mart 09, 2006

Hızlandırılmış Hayatlar

Bir şeyi mükemmel yapmaya çalışırsan eksik olur. Doğal olarak yap, her zaman mükemmel olur. Doğa mükemmeldir. Çaba ise mükemmel değildir. O yüzden ne zaman bir şeyi aşırı yapıyorsan, onu yok ediyorsun. Olay tamamen budur.

Aşağıdaki yazı Prof. Dr. Osman MÜFTÜOĞLU tarafından yazılmıştır. Hoşuma gittiği için sizlerle paylaşmak istedim.
Hayatı daha iyi yaşamak istiyorsanız zamanı daha iyi kullanmalı, onu daha değerli ve yaşanabilir kılmalısınız. Oysa bugünkü ‘hızlandırılmış hayat’ (fast-life) biçimimiz, zamanın elimizden kayıp gitmesine neden oluyor, en önemli şeyin ‘sağlık’ ve ‘mutluluk’ olduğunu unutturuyor.

ZAMAN avuçlarımızın içinden müthiş bir hızla kayıp gidiyor. Ve biz hiçbir zaman bitmeyecek olan bir ‘yapılacak işler listesi’ni bir an evvel tamamlayabilmenin telaşıyla koşturup duruyoruz. Oluşturduğumuz gereğinden uzun bu ‘yapılacak işler listesi’ni tamamlamakla o kadar çok meşgulüz ki sahip olduğumuz en önemli şeylerin ‘huzur’ ve ‘sağlık’ olduğunun farkında bile değiliz. Bizi sevenleri, sevdiklerimizi, hayatın güzelliklerini ve daha pek çok şeyi fark etmeden, hayatın bize verdiklerine şükretmeden…

Bu ‘amaç odaklı yaşam biçimi’ ve hızlandırılmış hayat (fast-life) tıpkı fast food yiyecekler gibi bir şey. Lezzetsiz, keyifsiz, sentetik ve plastik! Sonsuz zamanın bize ayırdığı küçücük bir bölüm olan hayatımız, zaten yeteri kadar kısa ve çoğu kısmı zaten bize ait değil (Hayatın neredeyse üçte biri uykuda geçmektedir). Zamanın geri kalanını iyi değerlendirmenin, anı yaşayıp hissetmenin kısacası hayatı fark edip keyfini sürmenin asla unutulmaması gerekiyor.

Hayatı daha iyi yaşamak istiyorsanız zamanı daha iyi kullanmalı, elinizden kayıp gitmesine izin vermemeli, sıkı tutmalı ve onu sonuna kadar yaşamalısınız.

Yaşanmamış ve kaybedilmiş zamanların bir daha geri dönmemek üzere yanınızdan geçip gittiğini, bizim için yitik vakitler haline geldiğini söyleyen Debbie Ford çok haklıdır. Doya doya ve iyi yaşanmış bir hayatın huzur, mutluluk ve sağlık dolu dakikalar, saatler ve günlerin alt alta toplamından başka bir şey olmadığını lütfen unutmayın.

Prof. Dr. Osman MÜFTÜOĞLU

Read more...